ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / GEÇERKEN UĞRAYAN YAZARLAR
Okunma Sayısı: 1249
Yazar: Sinan Burhan
"Kırk yıl köle olurum"dan "Canımı sıkma döverim"e geldik

Ha üniversite mezunu ha ilkokul… Öğretmene dayak...

Geçenlerde Eğitim Bir Sen İstanbul şubesi bir etkinlik yaptı. Etkinliğin konusu öğretmenlerim mağdur edilmesi, dövülmesiydi. Milli Eğitim Bakanlığına karne verdiler. Karneye göre Milli Eğitim Bakanlığı sınıfta kalıyor. Gerçekten öğretmenin değeri kalmadı. Çocuklarımızı yapay yetiştiriyoruz. Öğretmenin faydalı azarına bile tahammül kalmadı. Öğrencilerin öğretmenleri dövdüğü bir dönemi yaşıyoruz. Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum yerine ona kırk ton sopa atarım dönemine geçtik. Elbette öğretmenler öğrenciye fiske bile vurmasın. Ancak yalan yanlış, olur olmaz şikâyetlerle öğretmenlerimizi neden mağdur ediyoruz. Yazıklar olsun.

Bu konuyla ilgili Memur Sen’in basın açıklamasının ardından üyeler, performans değerlendirme sistemine yönelik tepkiyi Milli Eğitim Bakanlığı’na bu konuda sembolik verilen karneyle açıkladı. Bir pankart şeklinde hazırlanan bu performans karnesine göre, ‘Öğretmene sürekli angarya iş yükleme’ ve ‘Alo 147 şikâyetlerini bekletmeden hemen değerlendirir’ gibi konularda 100 puan, ‘öğretmene değer verir’, ‘insan ilişkilerinde hoşgörüyü ve empatiyi esas alır’, ‘öğretmene değer verir, öğrenme ortamlarında güvenliğe ilişkin tedbirleri alır› gibi konularda ise 0 puan verilmesi dikkat çekti.

Bu bahsi burada bırakalım. Ben öğrencilerimizin durumu ile ilgili günlük hayattan örnek vereyim. Gölbaşı’nda sanayide esnaf olan bir dostum anlattı: “Bir kuruyemişçiye girdim. Bir kilo kuruyemiş aldım. Otuz üç iki yüz elli Türk Lirası tuttu. Kendisine 40 TL uzattım. Üzerini hesaplayıp veremedi. Ben de kendisine sordum ilkokul mezunu musun yoksa üniversite mezunu mu? Bu hesabı yapamadığına göre muhtemelen üniversite mezunusun dedim. O kardeşimiz bana üniversite mezunuyum” dedi.

İşte üniversitelerimizin durumu bu. Eskiden bizim ilkokul mezunu büyüklerimiz zehir gibiydi. Üniversite mezunu kadar bilgi sahibiydi. Yine bu dostum devam etti. “Burası sanayi geçenlerde bir kardeşimiz geldi. Endüstri meslek lisesi mezunuymuş. Torna bölümünde okumuş. İşe alalım dedik. Torna tesfiye tezgahını tanıyamadı. Okul boyunca bir tane torna tezgahı görüp staj yapmamış” diye konuştu.

Şaşırdık mı? Elbette hayır. Ben de İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyum. Bu üniversite Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri olmasına rağmen hiç pratik eğitim almadım. Temel Fotoğrafçılık dersinden makine görmeden ezberle mezun oldum. Diyafram nedir. Asa nedir. Işık ayarı nasıl yapılır. Bunların hepsini ezbere bilirdik ama makinayı hiç görmedim.

Bugün bizim çocuklarımız suni bir ortamda yetişiyor. Ankara’da bir ilçeden bir başka ilçeye gidemeyen gençlerimiz var. Bırakın bir ilçeden bir ilçeyi bir mahalleden başka bir mahalleye gidemeyen çocuklarımız var. Adres sormasını bilmez. Otobüs durağını bilmez. Elektrik faturasını yatıramayan, su faturasını yatıramayan gençlerimiz var. Nasıl bir eğitim ve öğretim sistemimiz var anlamadım.

Bu örneklere baktığımız zaman eğitim ve öğretim sistemimiz alarm veriyor. Gençlerimiz umut vermiyor. O nedenle Milli Eğitim politikamızı gözden geçirmeliyiz. Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve Başbakanımız Yıldırım günlük hayat tecrübesine sahip insanlar. Halkın içinden gelmiş. İşçilik yapmış. Top oynamış insanlar. Hayatları bağları olmuş. O nedenle başarılı olmuşlar. Demem o ki bizim çocukların hayatla bağları maalesef kopuk, tecrübe yok. Hayat bilgisi zayıf. Sadece ezberle olmaz. Sûni bir hayatla olmaz. Bu konuda bir çare lütfen.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Sinan Burhan
31-03-18
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
"Kırk yıl köle olurum"dan "Canımı sıkma döverim"e geldik
Online Kişi: 24
Bu Gün: 299 || Bu Ay: 299 || Toplam Ziyaretçi: 2.225.464 || Toplam Tıklanma: 52.211.985